He was already dead, he reflected
O zaten ölmüştü, diye düşündü
It felt as if it was only now that he had made the decisive step
Sanki belirleyici adımı ancak şimdi atmış gibi hissediyordu
he had finally begun to be able to formulate his thoughts
Sonunda düşüncelerini formüle etmeye başlamıştı
The consequences of every act are included in the act itself
Her eylemin sonuçları, eylemin kendisinde yer alır
Winston wrote in his diary:
Winston günlüğüne şunları yazdı
"Thoughtcrime does not entail death; thoughtcrime IS death."
"Düşünce suçu ölümü gerektirmez; düşünce suçu ölümdür."
he had recognized himself as a dead man
Kendini ölü bir adam olarak tanımıştı
now it became important to stay alive as long as possible
Artık mümkün olduğu kadar uzun süre hayatta kalmak önemli hale geldi
Two fingers of his right hand were inkstained
Sağ elinin iki parmağı mürekkep lekeliydi
It was exactly the kind of detail that might betray you
Tam da sizi ele verebilecek türden bir detaydı